Abdulvahabi Gazi Hazretleri
Abdulvehhab Gazi Hazretleri, Sivas’ta, Kilavuz mahallesi üzerinde Akkaya ismindeki bir tepede kendisi ici yaptirilan türbesinde medfundur.
Mahalli rivayete göre, Sahabidir. “Lä ilahe illallah Muhammedürrasulullah” yazilli olan Peygamberimizin sancagini, cihad icin hazirlanan ordunun önünde tasimistir. Peygamberimizin sancaktari, bayraktari olarak bilinir.
c) Hicri 113 tarihinde Sivas yakinlarinda ve Battal Gazi’nin de bulundugu bir savasta sehid düsmüs ve bugünkü bilinen yere defnedilmistir.
Abdulvehhab Gazi’nin menakibi (Hicrii 1100, Miladi 1688) senesinde ulemadan Sari Hatip Zade Ahmet Hamdi Efendi tarafindan nazmen kaleme alinmistir.
Abdulvahabi Gazi İlköğretim Okulumuz da adını Yukarı Tekke’de türbesi bulunan büyük ve kıymetli bir zat olan Abdulvahabigazi Hz. Almıştır. Abdulvahabigazi Hz. Peygamber efendimizin sancaktarlığını yapmış ve birçok gazalara katılmıştır.
Aslen Sivaslı olup , babası Buht , dedesinin adı Sehsas , annesi ise Zat-Al Humma ‘ dır. Doğumuna ait bir belge bulunamamıştır. 130 yıl yaşadığı tahmin edilmektedir.
Türbe ve tekkeler içinde özel bir yeri ve önemi bulunan Abdulvahabi Gazi Türbesi Sivas’ta halkın çok önem verdiği ve ziyaret ettiği türbedir.
Abdulvahabigazi Hz. nin mezarı kireç ocağındaki Akaya ‘ya yapılmıştır. II. Mahmut zamanında bir zatın rüyasına giren Abdulvahabigazi Hz. mezarının yukarı tekkeye yapılmasını istemiş , o zamandan beri mezarı yukarı tekkededir. Türbenin etrafı şehir mezarlığı olarak yapılmış , türbenin yanındaki camii inşa edilerek halkın ibadet ve ziyaretine açılmıştır.
Abdülvahap Gazi'nin Sivas'taki makamı
Abdülvahap Gazi’nin kaç yerde makamı var?
Dün olduğu gibi bugün de bir “Anadolu ruhu”ndan söz edilebiliyorsa işte bu ruhu bu tür kahramanlara borçluyuz.
Rahmetli Ahmet Kabaklı Hoca, Türk Edebiyatı adlı eserinin 2. cildinde “Anadolu’nun Destanlarla Fethi” başlıklı bir bahis açarak bu kutlu toprakların fethinde destanların önemine dikkat çeker.
Sözünü ettiği üç önemli destan Battal Gazi, Danışmend Gazi ve Saltuk Baba destanıdır. Şüphesiz ki bunlar öne çıkanlardır. Anadolu’nun neresine giderseniz gidin bir destan kahramanıyla mutlaka karşılaşırsınız.
İşte bunlardan biri de Abdülvahap Gazi’dir. İsim ve kimi menkıbeleriyle önceden de bildiğim bu kutlu kişiyi ilk olarakİznik’te ziyaret etmek nasip oldu. İznik’in doğusunda yüksek bir tepe üzerinde bulunan türbesi, günün her saatinde ziyaretçilerle dolup taşıyordu.
Böylesi kahramanların kabirlerine sadece bir yerde rastlanmaz. Onlara duyulan muhabbet, minnet ve saygı, asıl kabirlerinin yanında makamların da yapılmasına neden olur. Mesela Yûnus Emre’nin Anadolu’da yirmiye yakın yerde kabrinin/makamının oluşu bu yüzdendir.
Bu durum Abdülvahap Gazi için de böyle olmuştur. Bu yüzden daha sonraki yıllarda Bolvadin’de ona ait olduğuna inanılan bir kabri görünce hiç şaşırmadım. Eber Gölü kenarında bir höyük üzerinde bulunan buradaki kabri de İznik’te olduğu gibi yine bir ziyaretgâhtı.
Sivas’ta da benzer bir durumla karşılaştım. Kılavuz mahallesi üzerinde Akkaya ismindeki bir tepede ona ait bir türbe bulunmaktaydı.
Bana bu üçünü ziyaret nasip oldu ama sonradan Muş, Bayburt, Ahlat, Harput ve Divriği’de de onun adına izafe edilen türbelerin varlığını öğrendim.
Kimdir peki Abdülvahap Gazi?
Bir destan-menkıbe kahramanından söz ediyorsak bu soruya tek bir cevap vermek zordur elbette… Zira her bölge ona ayrı bir kimlik inşa eder. Ama genel bir kabul de yok değildir. Buna göre Evliya Çelebi’nin “Rum’un İncisi” anlamına gelen “Suheyb-i Rumi” diye andığı bu Abdülvahap Gazi, Peygamberimizin sancağını, İslam ordusunun önünde taşıyan bir sancaktardır. Bu yüzden “sancaktari” olarak bilindiği gibi “bayraktari” olarak da bilinir. Nitekim İznik’teki türbesinin dört bir yanı bayraklarla donatılmış vaziyette idi. Bu yüzden de kendisine “Bayraklı Dede” de deniliyordu.
Bolvadin rivayetinde ise onu Battal Gazi’nin silah arkadaşlarından biri olarak görürüz. Buna göre 732 yılında Emevi komutanı Mesleme, büyük bir ordu ile Bolvadin'e gelir. Burada Akrenon (Afyon) kalesi kuşatılır. Kuşatmada Seyyid Battal Gazi ve Abdül Vahap Gazi yaralanır. Seyit Battal Gazi, Seyit Gazi'de; Abdül Vahap Gazi de Bolvadin'de şehit olurlar. Türbeleri de buralara yapılır.
Tarihî bilgi nedir? Bunu bilemiyoruz ama bu mahallî rivayetlerin çeşitli menkıbelerle daha da zengin hale getirildiğini biliyoruz. İşte bunlar dikkatle okunduğunda ortaya şu sonuçlar çıkar:
Fetih ve cihadın asıl dinamiği her zaman maneviyat olmuştur
Anadolu, sıradan bir coğrafyanın ötesinde, bir inancın kök salıp yeşerdiği ve Osmanlı çağında üç kıtaya dal budak saldığı kutlu bir coğrafyadır. Bu yüzden daha Emeviler çağından itibaren İslam orduları buraları yurt edinmek için savaşmışlar, bunun neticesi olarak Sultan Gazi Alpaslan’la birlikte bu coğrafya ana yurdumuz olmuştur.
İşte destan yahut menkıbe kahramanları, Anadolu’nun fetih evliyalarıdır. Bu da gösteriyor ki fetih ve cihadın asıl dinamiği her zaman maneviyat olmuştur. Bu yüzden Anadolu’da bu tür zatlar, her zaman saygıyla anılmış ve bu ruh daima canlı tutulmaya çalışılmıştır. Dün olduğu gibi bugün de bir “Anadolu ruhu”ndan söz edilebiliyorsa işte bu ruhu bu tür kahramanlara borçluyuz.
Şunu da söyleyelim: Bugün türbeler etrafında oluşan kimi yanlış inanış ve uygulamalar, bizi bu türbelere ve oralarda medfun büyük zatlara karşı ilgisiz duruma getirmemelidir. Eğer, bu kültür yok olursa hiçbir şehir ruhsuz yaşayamayacağı için karşımıza bu defa Anadolu’nun İslamlık öncesi kahramanları çıkacaktır. Onlar da çıksın, onları da bilelim ama bu coğrafyanın İslam büyüklerine ilgisiz kalmayalım.
Mustafa Özçelik yazdı
0 yorum:
Yorum Gönder