Cogi Baba
İlçeye
Anlatıldığına göre, yöre halkı tarafından 'Sabe' olarak adlandırılan türbenin Peygamberin kumandanlarından Cogi isimli zata aittir. Ancak şehit kumandanın cenazesi
Cogi Baba’yı, İmranlı’ya bağlı köylerin yanı sıra Zara‘ya bağlı olup da o bölgeye yakın olan köylerin de ziyaret ettiği görülür. Çocuğu olmayan ya da düşük yapan kadınlar, Cogi Baba'yı ziyaret ederek Allah'tan bir çocuk vermesini dilerler. Bu dileklerinin kabul olması için de türbenin duvarına, penceresine veya orada bulunan ağaca yanlarında getirdikleri (bir çocuğun elbisesinden alınan) bir parça çaputu bağlarlar. Daha sonra Yünören'e gidip, Cogi Baba çeşmesinden su doldurur. Bu suyun birazını içer, kalan kısmını da banyo yapacağı suya katar. Bu su ile de banyo yaparak varsa hastalıklardan şifa bulacağına, günahlardan temizleneceğine inanır. Ayrıca ziyaretin duvarına taş yapıştırmaya çalışanlar da olur. Şayet taş duvara yapışırsa, kadının çocuğu olacağına inanılır. Çevre köylerde çocuğu olmayan ya da düşük yapan her hangi bir kadın, bu türbeyi ziyaret eder, adak adar ve sonra çocuğu olur da adağını yerine getirmezse, doğan çocuğun öleceğine dair bir inanç vardır. Sara hastalığı olanlar ile felçli hastalar da şifa niyetiyle buraya getirilirler. Bu şekilde getirilen hastaların çoğu, Allah'ın izni, Cogi Baba'nın himmetiyle şifa bulurlar. Evlenemeyenler ve kısmetinin kapalı olduğuna inananlar, Cogi Baba’ya gelerek dua edip adakta bulunurlar. Türbenin demirden yapılmış penceresinin parmaklıkları, farklı amaçlarla buraya gelen ziyaretçiler tarafından bağlanan ip ve çaputlarla doludur.
Cogi Baba çeşmesi, Yünören ile Avşar köyleri arasında bulunan yol üzerindedir. O bölgede yaşayan insanların inancına göre Cogi Baba bu sudan abdest almıştır. Bundan dolayı bu su, Cogi Baba’nın ismiyle anılır. Cogi Baba’nın türbesini ziyaret edenlerin, çoğunlukla bu çeşmeye de uğrayıp şifa amacıyla bu sudan içtikleri ve yanlarında getirdikleri kapları doldurup evlerine götürdükleri ve hastalara içirdikleri anlatılır. Bazı köylülere göre, her yıl hac mevsimi geldiği zaman hacı adayları niyet edip yola çıktıklarında bu çeşmenin suyu çekilir. Hacılar, hac ibadetlerini tamamlayarak memleketlerine dönmeye başladığı zaman tekrar akmaya başlar. Onlar, Cogi Baba Suyu’nun hacılarla beraber Kabe’ye giderek orada zemzem suyuna karıştığına, haccın tamamlanmasıyla da yine hacılarla beraber asıl yerine döndüğüne inanmaktadırlar. Başka bir söylentiye göre ise Cogi Baba Suyunun, üç ayların girmesiyle kızıla dönüp kan rengini aldığı şeklindedir. Ayrıca vücudunun her hangi bir yerinde ağrı hisseden bir kişinin Cogi Baba çeşmesinden alınan suyu ağrıyan yerine sürdüğünde şifa bulacağı şeklinde söylentiler vardır.
Cogi Baba’nın yöre halkı üzerinde tartışmasız bir ağırlığı olduğu söylenir. O hala büyük saygı görür, en büyük yemin onun üzerine edilir. Ve denilir ki, “Divriği, İmranlı, Zara ve Şarkışla köylerinde yaşayan Aleviler hâlâ sağ ellerinin başparmaklarının içini öperek, “Cogi Baba çarpsın ki” diye yemin ederler. Düşmanlarına karşı hâlâ onun kılıcından medet umarlar. “Kara Cölü’nün kılıcı boynundan geçsin kalbini vursun” cümlesi, bölge halkının dilindeki en büyük bedduadır.”
Şarkışla’nın mezrasındaki bir evde korunan sandukasının üzerinde bir teber (küçük balta), bir kalkan, bir de kırık kılıç bulunur. Kırık kılıç, kaybedilmiş bir savaşın anılarını canlı tutmak içindir.
2002’den beri her yıl Temmuz’un ilk haftası Sivas İmranlı Derneği ‘Geleneksel Cogi Baba Kültür Festivali’ düzenleyerek halkı bir araya getirir. Şenliklere ünlü sanatçılar da katılmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder