Sayfamıza Hoş geldiniz

Reklamlara Tıklayarak Destek Olabilirsiniz Sitemizi Geliştiriyoruz

DAVAMIZ İSLAM
26 Kasım 2014 Çarşamba

HERKES RÜYA TABİR EDEBİLİR Mİ?

Rüya tabir etmek Allah (cc) vergisidir. Herkes rüya tabir edemez. Akıl ve mantık bu iş için yeterli değildir. Hatta ulemanın rüya tabiri hususunda yazdıkları bir kısım eserlerden hareket ederek rüyaları tabir etmek dahi doğru değildir. Üstadımız Abdullah Baba (ks) Hz.leri:
Eğer o kitaplardaki formüllerin usulü bilinirse, bunda bir sakınca yoktur. Yoksa onlar rüyayı yormada ölçü olarak alınmaz, buyururdu.

Zira her zamanın ve herkesin rüyaları değişiktir ve birbirini tutmaz. Mesela; bugün füzeyle uzay seyahati yaptığını gören bir kimsenin rüyası, rüya kitaplarına bakılarak nasıl yorumlanacak? Bu iş kitaplarla değil de, ehliyetli kimselere başvurularak çözülmelidir.

Rüya, merhametli ve öğüt verebilecek durumda olanlara anlatılmalı, güzelce yorumlayamayacak kişilere de söylenmemelidir. Peygamber (sav) Efendimiz:

“Rüya gören onu hiç kimseye söylemediği sürece o, bir kuşun ayağına bağlıdır (zuhur etmez); söylerse zuhur eder. Böyle olunca rüyanızı yalnız akıllı, sizi seven veya size öğüt verecek durumda olan kimselere söyleyin”, buyurmuştur. (Müsned)

Rüyalar anlatılmadığı sürece hükmü askıdadır. Ne zaman anlatılacak olursa, duruma göre kısa zamanda hükmü gerçekleşen rüyalar olabildiği gibi, zaman ve mekân sınırını aşabilecek rüyalar da olur. Rüyada Allah-ü Teâlâ’nın görülmesi gibi…

Rüya tabir edecek kimsenin rüya ilmine haiz olması icap eder. Zira o rüyayı imkân nispetinde hayra yormalıdır. Çünkü o, faydalı olana ve kendisine yardımı dokunacak hususlara irşad ve teşvikte bulunmalıdır. Bilgili olmalıdır. Rüya yorumundan anlayan kimse olmalıdır. Sevilen bir kimse olmalıdır. Böyle birisi, rüyayı görenin ihtiyaç duyduğu hususu bilip, onu öğretecek veya sükût edecektir. Tabirci, bir hayır görürse söyler, anlayamaz veya şüpheye düşerse sükût eder. Veya: ‘Allah hayırlara tebdil etsin’ der. Bu da o rüyanın hayır üzere tabir edildiğini gösterir.

Mevzuya açıklık getirmesi bakımından sizlere bir örnek vermek istiyoruz:

Üstadımız Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin yanına bir aile gelir. Bu aile evlilik ile ilgili istihare yaptıklarını ve rüyalarında yeşillikler gördüklerini, bu nedenle evlendiklerini söylerler, fakat aradan bir müddet geçtikten sonra anlaşamayıp boşandıklarını bunda ki hikmeti sorarlar.

Abdullah Baba Hazretleri kendisine gelen bu kişileri dinledikten sonra, ─Gördüğünüz yeşillik ne tür idi, diye sorar;

Onlar şöyle cevap veririler;
─Efendim, nane bahçesi idi, deyince;
Abdullah Baba Hazretleri;
─Evladım nane yeşildir ama acıdır, buyururlar.

Kanserli olan bir kardeşimiz şöyle bir rüya anlatmıştı. Rüyasında; Piranların tutmuş olduğu bir eleğin içerisinde kendisini elediklerini, eleğin altına geçtikten sonra tekrar eleğin üzerine attıklarını ve bunu sürekli yaptıklarını, yaparken de çok ızdırap çektiğini anlattı. Biz de bu görmüş olduğu rüyayı Üstadımız Abdullah Baba Hazretlerine anlattık.

Efendimiz bize;

─Evladım, o kardeşinizin günahlarını temizliyorlar. Bütün günahlarından arındıktan sonra ruhunu teslim edecek, buyurdular.

İmam Malik Hazretlerine:
─Herkes rüya tabir edebilir mi? diye sorulmuş. O da:
“Nübüvvet ile oynanır mı?”, demiştir.

İmam Malik Hazretleri:

─Rüyayı iyi tabir edenler yorumlasınlar. Eğer iyi rüya görürse söylesin; iyi rüya görmezse sussun, demiştir.

-“İyi görmese de onu iyi olarak tabir etsin mi?” sorusuna karşılık olarak da:

-“Hayır! Rüya Nübüvvet’in bir parçasıdır. Nübüvvet ile oynanmaz!”, diye cevap vermiştir. Görülüyor ki Müçtehid zâtlar rüyanın önemini böyle anlayıp, tabir etmenin de büyük bir iş olduğunu ortaya koymuşlardır.

Üstadımız Abdullah Baba Hazretleri dervişlerine rüyalarını sorar ve anlattığımız rüyaları tabir ederdi. Rüya tabiri hususunda da oldukça titiz davranır ve herkese rüya anlatmanın sakıncalarını belirtir; rüya anlattığınız kimse; “hayrola hayırdır inşallah” demezse rüyanızı anlatmayın zira Peygamber (sav) ve ashabı böyle söylerlerdi, diye tembih ederlerdi.

Salih insanların görmüş olduğu salih ve sadık rüyalar vardır. Onu ancak ehline söyleyin. Onlar ki salih olan, insanlara vaaz ve nasihat eden kimselerdir. Bu gibi rüyaları onlara anlatın, buyurdular.

Üstadımız bunu sık sık telkin eder, hatırlatırdı. Biz de kendisine rüyalarımızı anlatırdık. Kendileri eğer lüzum görürse tabir eder, gerekli izah ve ikazları yapardı. Eğer gerek görmezse; ‘Hayrola, hayırdır inşallah’ diyerek yetinirdi. Bunu söylemenin de rüyayı hayır üzere tabir etmek manasına geldiğini söylerdi. Zaman zaman kendi rüyalarından da anlatırdı. İçimizden önemli rüya görenlere rüyalarını zaman zaman anlattırır ve güzel rüyalar görmeye bizleri teşvik ederdi. Hatta huzurundan ayrılacağımız zaman bile: ‘Hayırlı geceler, hayırlı rüyalar’ temennisinde bulunarak, bizleri uğurlardı.

0 yorum:

Yorum Gönder